Dain Demirayak
Künye:
Irk: Cüce
Dil: Khuzdul, Ortak Lisan
Cinsiyeti: Erkek
Kültür: Demir Tepeler Cüceleri
Doğum Tarihi: 3. Çağ 2767
Ölüm Tarihi: 3. Çağ 3019 - Erebor
İkamet Ettiği Yerler: Demir Tepeler, Erebor
Yüzük Savaşı sırasında Dağ Altı'nın Kralı. Dain 2767 yılında dünyaya gelmişti. Durin'in soyundan geliyordu, Nain'in oğlu ve Cüceler Demir Tepeler'e yerleşirken onlara önderlik eden Gror'un torunuydu.
2799 yılında Azanulbizar Muharebesi’nde Nain Goblin Kralı Azog tarafından katledilmiş ve Azog ordusunun yenildiğini görünce geri kaçmaya başlamıştı; fakat arkasından kırmızı bir baltayla bir Cüce geliyordu. O Dain Demirayak’tı, Nain’in oğlu. Tam kapıların önünde onu yakaldı ve kafasını uçurdu. Bu muhteşem bir başarıydı çünkü o zamanlar cücelerin hesabına göre Dain daha çocuk sayılırdı.(Cücelerde savaşacak olgunluğa erişme yaşı 30'du Dain ise Azanulbizar Muharebesinde henüz 32 yaşındaydı.) Önünde uzun ve zaferlerle dolu bir yaşam vardı taki Yüzük Savaşı’nda düşene dek. Kararlı ve öfkeyle dolu olmasına rağmen kapılardan geri döndüğünde suratında korkunun gri ifadesi vardı. Son savaş sonunda Cüceler lehine sonuçlandığında tüm ordu Azanulbizar’da toplandı. Azog’un kafasını aldılar bir çubuğa taktılar ve ağzına biraz para sıkıştırdılar; fakat o gece ne bir şarkı söylendi ne de bir festival düzenlendi çünkü kayıpları sevinçten çok öteydi vee sabaha karşı Thrain önlerinde belirdi. Tek gözü bir daha asla düzelmeyecek şekilde yaralanmıştı ve topallıyordu fakat “EVET! Zafer bizimdir. Khazad-dum fethedildi” Fakat onlar cevap verdi: “Durin’in veliahtı olabilirsin ama tek gözle bile doğru görmelisin. Bu savaşı intikam için yaptık ve intikamımız alındı. Lakin bu tatlı değil. Eğer bu bir zaferse bizim ellerimiz onu tutmak için çok küçük.” Ve Durin’in Soyu’ndan olmayanlar da şöyle dedi: “ Khazad-dum bizim babalarımızın evi değildi. Orada bizim için kırılmış bir hazine umudundan başka ne var? Fakat eğer şimdi hediyesiz olarak buradan gideceksek hemen evlerimize geri dönmeyi tercih ederiz. Sonra Thrain Dain’e döndü ve dedi ki : “Ama eminim kendi soyum beni bırakmaz? “Hayır” dedi Dain. “ Sen bizim soyumuzun babasısın, senin için kanımızı döktük yine dökeriz; fakat Khazad-dum’a girmeyeceğiz. Sen de oraya girmeyeceksin. Sadece kapının ötesine bakıp gölgesini gördüm ve gölgenin ötesinde seni bekliyor Durin’in Felaketi. Dünya değişmeli ve bizim gücümüzün ötesinde bir güç Moria’ya gelmeli biz tekrar Moria’da yürümeden önce...” Dain Demir Dağlar Cüceleri’nin lideri olarak topraklarına dönmüştü.
2941'de Kuzgun Roac Thorin Meşekalkan'dan mesaj getirmişti. Thorin Smaug'un öldüğünü ve Yalnız Dağ'ın geri alındığı ama Dağ'ın Göl-İnsanları ve Kuyutorman Elfleri tarafından kuşatıldığını söylemişti. Bunun üzerine Dain 500 Cüce savaşçısıyla Batı'ya yani Dağ'a doğru yola koyulmuştu, ama Gandalf gelmiş ve Dumanlı Dağlar'ın Orkları’nın ve wargların Azog oğlu Bolg komutasında Dağ'a geldiğini söylemişti. Bunun üzerine Dain Göl-İnsanlarının ve Elfler’in yanında savaşta yer almıştı. Bu savaşa Beş Ordular Savaşı denecekti.
Thorin Meşekalkan bu savaşta ölmüş ve Dain Demirayak Dağ Altı'nın Kralı olmuştu. Savaştan sonra Kartalların Lordu Gwaihir'e altın bir taç takmış ve Kartallar’ı Cüceler’in daimi dostu ilan etmişti. Dain Yalnız Dağ'ın hazinelerini dürüst bir şekilde dağıtmış 14'te 1'ini Göl-Şehrin ve Vadi'nin inşası için Ozan'a vermişti. Aynı zamanda Ozan'a Ozan'ın Thranduil'e vereceği Girion Zümrütleri'ni vermişti. Dain bir de Bilbo Baggins'e Bilbo'nun yine Thranduil'e vereceği incilerle bezeli gümüş bir gerdanlık vermişti.
Yalnız Dağ'ın Cüceleri Dain'in komutası altında yine güzel şeyler üretmeye başlamıştı; ama bazı Cüceler huzursuzdu ve Moria'ya dönüş zamanının geldiğini düşünüyorlardı.
Künye:
Irk: Cüce
Dil: Khuzdul, Ortak Lisan
Cinsiyeti: Erkek
Kültür: Demir Tepeler Cüceleri
Doğum Tarihi: 3. Çağ 2767
Ölüm Tarihi: 3. Çağ 3019 - Erebor
İkamet Ettiği Yerler: Demir Tepeler, Erebor
Yüzük Savaşı sırasında Dağ Altı'nın Kralı. Dain 2767 yılında dünyaya gelmişti. Durin'in soyundan geliyordu, Nain'in oğlu ve Cüceler Demir Tepeler'e yerleşirken onlara önderlik eden Gror'un torunuydu.
2799 yılında Azanulbizar Muharebesi’nde Nain Goblin Kralı Azog tarafından katledilmiş ve Azog ordusunun yenildiğini görünce geri kaçmaya başlamıştı; fakat arkasından kırmızı bir baltayla bir Cüce geliyordu. O Dain Demirayak’tı, Nain’in oğlu. Tam kapıların önünde onu yakaldı ve kafasını uçurdu. Bu muhteşem bir başarıydı çünkü o zamanlar cücelerin hesabına göre Dain daha çocuk sayılırdı.(Cücelerde savaşacak olgunluğa erişme yaşı 30'du Dain ise Azanulbizar Muharebesinde henüz 32 yaşındaydı.) Önünde uzun ve zaferlerle dolu bir yaşam vardı taki Yüzük Savaşı’nda düşene dek. Kararlı ve öfkeyle dolu olmasına rağmen kapılardan geri döndüğünde suratında korkunun gri ifadesi vardı. Son savaş sonunda Cüceler lehine sonuçlandığında tüm ordu Azanulbizar’da toplandı. Azog’un kafasını aldılar bir çubuğa taktılar ve ağzına biraz para sıkıştırdılar; fakat o gece ne bir şarkı söylendi ne de bir festival düzenlendi çünkü kayıpları sevinçten çok öteydi vee sabaha karşı Thrain önlerinde belirdi. Tek gözü bir daha asla düzelmeyecek şekilde yaralanmıştı ve topallıyordu fakat “EVET! Zafer bizimdir. Khazad-dum fethedildi” Fakat onlar cevap verdi: “Durin’in veliahtı olabilirsin ama tek gözle bile doğru görmelisin. Bu savaşı intikam için yaptık ve intikamımız alındı. Lakin bu tatlı değil. Eğer bu bir zaferse bizim ellerimiz onu tutmak için çok küçük.” Ve Durin’in Soyu’ndan olmayanlar da şöyle dedi: “ Khazad-dum bizim babalarımızın evi değildi. Orada bizim için kırılmış bir hazine umudundan başka ne var? Fakat eğer şimdi hediyesiz olarak buradan gideceksek hemen evlerimize geri dönmeyi tercih ederiz. Sonra Thrain Dain’e döndü ve dedi ki : “Ama eminim kendi soyum beni bırakmaz? “Hayır” dedi Dain. “ Sen bizim soyumuzun babasısın, senin için kanımızı döktük yine dökeriz; fakat Khazad-dum’a girmeyeceğiz. Sen de oraya girmeyeceksin. Sadece kapının ötesine bakıp gölgesini gördüm ve gölgenin ötesinde seni bekliyor Durin’in Felaketi. Dünya değişmeli ve bizim gücümüzün ötesinde bir güç Moria’ya gelmeli biz tekrar Moria’da yürümeden önce...” Dain Demir Dağlar Cüceleri’nin lideri olarak topraklarına dönmüştü.
2941'de Kuzgun Roac Thorin Meşekalkan'dan mesaj getirmişti. Thorin Smaug'un öldüğünü ve Yalnız Dağ'ın geri alındığı ama Dağ'ın Göl-İnsanları ve Kuyutorman Elfleri tarafından kuşatıldığını söylemişti. Bunun üzerine Dain 500 Cüce savaşçısıyla Batı'ya yani Dağ'a doğru yola koyulmuştu, ama Gandalf gelmiş ve Dumanlı Dağlar'ın Orkları’nın ve wargların Azog oğlu Bolg komutasında Dağ'a geldiğini söylemişti. Bunun üzerine Dain Göl-İnsanlarının ve Elfler’in yanında savaşta yer almıştı. Bu savaşa Beş Ordular Savaşı denecekti.
Thorin Meşekalkan bu savaşta ölmüş ve Dain Demirayak Dağ Altı'nın Kralı olmuştu. Savaştan sonra Kartalların Lordu Gwaihir'e altın bir taç takmış ve Kartallar’ı Cüceler’in daimi dostu ilan etmişti. Dain Yalnız Dağ'ın hazinelerini dürüst bir şekilde dağıtmış 14'te 1'ini Göl-Şehrin ve Vadi'nin inşası için Ozan'a vermişti. Aynı zamanda Ozan'a Ozan'ın Thranduil'e vereceği Girion Zümrütleri'ni vermişti. Dain bir de Bilbo Baggins'e Bilbo'nun yine Thranduil'e vereceği incilerle bezeli gümüş bir gerdanlık vermişti.
Yalnız Dağ'ın Cüceleri Dain'in komutası altında yine güzel şeyler üretmeye başlamıştı; ama bazı Cüceler huzursuzdu ve Moria'ya dönüş zamanının geldiğini düşünüyorlardı.
ALINTI
"Halkımızın üzerine," dedi Gloin, "bir
huzursuzluk gölgesi düşeli çok yıllar oluyor. Bunun nereden geldiğini ilk başta
fark edemedik. Kıyıda köşede fısıldaşmalar başladı: Bizim dar bir yere sıkışıp
kaldığımız, daha geniş bir dünyada daha büyük zenginlikler ve ihtişam
bulacağımız söyleniyordu. Bazıları kendi dilimizde Khazad-dûm dediğimiz,
dedelerimizin muazzam eseri Moria'dan söz ediyordu; artık nihayet oraya dönmek
için yeterince güce ve nüfusa sahip olduğumuzu söylüyorlardı."
Gloin iç geçirdi. "Moria! Moria! Kuzey dünyasının Harikası! Haddinden fazla derinlere kadar kazıp, isimsiz korkuyu uyandırmıştık orada. Nicedir, Durin'in çocukları kaçtığından beri, Moria'nın engin malikâneleri bomboş yatıyordu. Ama şimdi gene hasretle adını anar olmuştuk; fakat korkuyorduk da, çünkü nice kralın ömrü boyunca Khazad-dûm'un kapılarından geçmeye cüret etmiş tek bir cüce vardı, o da Thror idi ve orada can vermişti. Buna rağmen sonunda Balin fısıltıları dinledi ve gitmeye azmetti; Dain ona iznini gönül rızasıyla vermedi gerçi, ama o yanına Ori'yi, Oin'i ve halkımızdan daha nicesini alıp güneye gitti.
"Bu otuz yıl kadar önceydi. Bir süre haber aldık onlardan, haberler de iyiye benziyordu: Moria'ya girmiş ve büyük işlere başlamışlardı. Sonra sesleri solukları kesildi ve o zamandan bu yana Moria'dan tek bir kelime bile gelmedi.
"Sonra, bir yıl kadar önce Dain'e bir ulak geldi, ama Moria'dan değil - Mordor'dan: Gece vakti Dain'i cümle kapısına çağıran bir atlı. Onun deyimiyle Büyük Hükümdar Sauron, bizim dostluğumuzu dilermiş. Karşılık olarak da yüzükler verecekmiş, eskiden verdiği gibi. Ve haberci ısrarla hobbitlere dair sorular sordu: ne cins olduklarını, nerede yaşadıklarını. ''Çünkü,'' dedi, ''Sauron sizlerin vaktiyle bunlardan birini tanımış olduğunuzu biliyor.''
"Bunun üzerine biz pek sıkıntılandık ve cevap vermedik. Derken atlı o korkunç sesini alçalttı, elinden gelse tatlı tatlı konuşacaktı. '''Sauron sizden sırf dostluğunuzun küçük bir nişanı olarak bu hırsızı yakalayıp,''' dedi aynen bu kelimeyle, '''ondan bir zamanlar çalmış olduğu küçük, kıymetsiz mi kıymetsiz bir yüzüğü rızası olsa da olmasa da geri almanızı istiyor. Bu Sauron'un gönlünü çelen basit bir oyuncak sadece, ama sizin iyi niyetinizin teminatı olacaktır. O yüzüğü bulursanız eskiden cüce atalarınızın olan üç yüzüğü geri alırsınız, Moria beldesi de ebediyen sizin olur. Sırf hırsızın haberini, hâlâ yaşayıp yaşamadığını, nerede yaşadığını bulsanız bile, hem büyük bir ödül hem de Hükümdar'ımın sonsuz dostluğunu kazanırsınız. Bir reddedin hele, o zaman işler pek de hoş görünmeyecektir gözünüze. Reddediyor musunuz?''
"Burada nefesi aynı bir yılan tıslaması gibi çıkınca etraftaki herkesin tüyleri diken diken oldu ama Dâin, ''Ne evet, ne hayır diyorum. Bu mesajı ve zarif kisvesinin ardında ne mana taşıdığını düşünmem icap ediyor,''dedi.
"O, iyi düşünün, ama çok uzamasın, dedi.
'"Vakit benim vaktim, istediğim kadar düşünürüm,' diye cevapladı Dâin.
"O, ''Şimdilik,'' diyerek karanlığın içine doğru sürdü atını.
"O geceden beridir, kasvet yüklü şeflerimizin yürekleri. Ulağın sesi öyle iç bulandırıcı olmasa da, sözlerinin hem tehdit ve hem de hile taşıdığından şüphe duyacak değildik; çünkü Mordor'a yeniden giren ol kudretin değişmediğini ve eskiden bize daima hıyanet ettiğini zaten biliyorduk. Ulak iki kere geri geldi ve cevap alamadan gitti. Yıl devrilmeden bir kez daha gelecekmiş ve dediğine göre bu son olacakmış.
"İşte böylece, Dain nihayet Bilbo'yu Düşman'ın onu aradığından haberdar edeyim ve eğer mümkünse Düşman'ın bu yüzüğü, bu kıymetsiz mi kıymetsiz yüzüğü ne için istediğini öğreneyim diye, beni size yolladı. Ayrıyeten, Elrond'dan da nasihat istirham etmekteyiz. Çünkü Gölge büyüyor ve yaklaşıyor. Vadi'deki Kral Brand'e de ulaklar geldiğini ve içine korku düştüğünü duyduk. Boyun eğeceğinden korkuyoruz. Ülkesinin doğu sınırları zaten savaşın eşiğinde. Eğer Düşman bizden cevap almazsa, hükmü altındaki insanları Kral Brand'e ve Dain'e karşı harekete geçirebilir."
Yüzük Kardeşliği; Elrond'un Divanı syf. 294-295
Gloin iç geçirdi. "Moria! Moria! Kuzey dünyasının Harikası! Haddinden fazla derinlere kadar kazıp, isimsiz korkuyu uyandırmıştık orada. Nicedir, Durin'in çocukları kaçtığından beri, Moria'nın engin malikâneleri bomboş yatıyordu. Ama şimdi gene hasretle adını anar olmuştuk; fakat korkuyorduk da, çünkü nice kralın ömrü boyunca Khazad-dûm'un kapılarından geçmeye cüret etmiş tek bir cüce vardı, o da Thror idi ve orada can vermişti. Buna rağmen sonunda Balin fısıltıları dinledi ve gitmeye azmetti; Dain ona iznini gönül rızasıyla vermedi gerçi, ama o yanına Ori'yi, Oin'i ve halkımızdan daha nicesini alıp güneye gitti.
"Bu otuz yıl kadar önceydi. Bir süre haber aldık onlardan, haberler de iyiye benziyordu: Moria'ya girmiş ve büyük işlere başlamışlardı. Sonra sesleri solukları kesildi ve o zamandan bu yana Moria'dan tek bir kelime bile gelmedi.
"Sonra, bir yıl kadar önce Dain'e bir ulak geldi, ama Moria'dan değil - Mordor'dan: Gece vakti Dain'i cümle kapısına çağıran bir atlı. Onun deyimiyle Büyük Hükümdar Sauron, bizim dostluğumuzu dilermiş. Karşılık olarak da yüzükler verecekmiş, eskiden verdiği gibi. Ve haberci ısrarla hobbitlere dair sorular sordu: ne cins olduklarını, nerede yaşadıklarını. ''Çünkü,'' dedi, ''Sauron sizlerin vaktiyle bunlardan birini tanımış olduğunuzu biliyor.''
"Bunun üzerine biz pek sıkıntılandık ve cevap vermedik. Derken atlı o korkunç sesini alçalttı, elinden gelse tatlı tatlı konuşacaktı. '''Sauron sizden sırf dostluğunuzun küçük bir nişanı olarak bu hırsızı yakalayıp,''' dedi aynen bu kelimeyle, '''ondan bir zamanlar çalmış olduğu küçük, kıymetsiz mi kıymetsiz bir yüzüğü rızası olsa da olmasa da geri almanızı istiyor. Bu Sauron'un gönlünü çelen basit bir oyuncak sadece, ama sizin iyi niyetinizin teminatı olacaktır. O yüzüğü bulursanız eskiden cüce atalarınızın olan üç yüzüğü geri alırsınız, Moria beldesi de ebediyen sizin olur. Sırf hırsızın haberini, hâlâ yaşayıp yaşamadığını, nerede yaşadığını bulsanız bile, hem büyük bir ödül hem de Hükümdar'ımın sonsuz dostluğunu kazanırsınız. Bir reddedin hele, o zaman işler pek de hoş görünmeyecektir gözünüze. Reddediyor musunuz?''
"Burada nefesi aynı bir yılan tıslaması gibi çıkınca etraftaki herkesin tüyleri diken diken oldu ama Dâin, ''Ne evet, ne hayır diyorum. Bu mesajı ve zarif kisvesinin ardında ne mana taşıdığını düşünmem icap ediyor,''dedi.
"O, iyi düşünün, ama çok uzamasın, dedi.
'"Vakit benim vaktim, istediğim kadar düşünürüm,' diye cevapladı Dâin.
"O, ''Şimdilik,'' diyerek karanlığın içine doğru sürdü atını.
"O geceden beridir, kasvet yüklü şeflerimizin yürekleri. Ulağın sesi öyle iç bulandırıcı olmasa da, sözlerinin hem tehdit ve hem de hile taşıdığından şüphe duyacak değildik; çünkü Mordor'a yeniden giren ol kudretin değişmediğini ve eskiden bize daima hıyanet ettiğini zaten biliyorduk. Ulak iki kere geri geldi ve cevap alamadan gitti. Yıl devrilmeden bir kez daha gelecekmiş ve dediğine göre bu son olacakmış.
"İşte böylece, Dain nihayet Bilbo'yu Düşman'ın onu aradığından haberdar edeyim ve eğer mümkünse Düşman'ın bu yüzüğü, bu kıymetsiz mi kıymetsiz yüzüğü ne için istediğini öğreneyim diye, beni size yolladı. Ayrıyeten, Elrond'dan da nasihat istirham etmekteyiz. Çünkü Gölge büyüyor ve yaklaşıyor. Vadi'deki Kral Brand'e de ulaklar geldiğini ve içine korku düştüğünü duyduk. Boyun eğeceğinden korkuyoruz. Ülkesinin doğu sınırları zaten savaşın eşiğinde. Eğer Düşman bizden cevap almazsa, hükmü altındaki insanları Kral Brand'e ve Dain'e karşı harekete geçirebilir."
Yüzük Kardeşliği; Elrond'un Divanı syf. 294-295
3019 yılının Mart ayında Sauron'un müttefiği olan Doğulular, Vadi'ye ve Yalnız Dağ'a saldırmıştı. Cüceler ve İnsanlar Dale Savaşı'nda üç gün boyunca Dain Demirayak ve Ozan'ın torunu Brand komutasında harp ettiler. 17 Mart'ta Brand katledilmiş, Dain onun baltasını alarak kendisi de düşene kadar onun bedenini korumuştu.
Cüceler ve İnsanlar Yalnız Dağ'a çekilip orada kamp kurmuşlar ve güneyden zafer haberleri gelene kadar onları dışarda tutmuşlardı daha sonra da Doğulular’ı topraklarından sürmüşlerdi. Dain'den sonra oğlu Thorin Taşmiğfer Dağ Altı'nın Kralı olmuştur.