Thror
Thorin Meşekalkan’ın büyükbabasıdır. Thror, 2542'de doğdu. 201 yıl boyunca krallık yaptı. I. Dain’in ilk oğludur. İki kardeşe sahiptir: Fror ve Gror. Onlar Gri Dağlar’da yaşıyorlardı. 2570’te kuzeyden gelen ejderler cücelere saldırmaya başladılar.
1.Dain ve oğlu Frar kendi salonlarının önünde büyük bir buz-ejderi tarafından öldürüldü.
Kısa bir süre sonra Durin’in Halkı Gri Dağları terk etti. Dain’in oğlu Gror arkasında bir çok kişiyle birlikte Demir Dağlar’a gitti; fakat Thror, Dain’in veliahtı, amcası Borin ile Erebor’a döndü ve Thrain’in ulu salonlarına Arkentaşı’nı geri getirdi. Bu taş sayesinde cüceler eski hazinelerine kavuştular ve çevredeki insanlarla dost oldular. Sadece etrafta dolanmadılar festivaller yapmadılar aynı zamanda ticaret te yaptılar ve cücelerin güçlü silahları ile Celduin ve Cernen ırmakları arasında yaşayan Kuzey’in İnsanları tüm düşmanlarını topraklarından sürdüler. Böylece Cüceler’de rahat yaşadılar ve Erebor’da şarkılar söylendi, festivaller verildi.
Sonunda Cüceler’in bu zenginliği Ejderhalar’ın kulaklarına kadar geldi ve çağının en büyük ejderi Altın Smaug hiç bir uyarı olmaksızının Kral Thror’un üzerine geldi ve Dağ’ı ateşler içinde bıraktı. Diyar’ın yıkılması uzun sürmedi ve Vadi kenti harabeye döndü ama Smaug ulu salonlarında kendine altından bir yatak yapmıştı bile.
Thror ve Thrain, gizli bir kapıdan kaçtılar. Diğer sağ kalanlar arasında Thrain'in çocukları Thorin, Frerin ve kızı Dis’de vardı. Thorin, ailesi ve bir grup cüce yıllarca evsiz dolaştılar. Hayatta kalmak için demircilik ve kömür madenciliği yaptılar. Kısa süreliğine Dunland'a yerleştiler.
Seneler sonra Thror, artık yaşlanmıştı,fakirdi ve umutsuzdu; fakat elinde kalan son hazineyi yedilerin sonuncusunu oğlu Thrain’e verdi ve eski dostu Nar ile uzun bir yolculuğa çıktı. Yüzük hakkında ise Thrain’e şöyle dedi:
Thorin Meşekalkan’ın büyükbabasıdır. Thror, 2542'de doğdu. 201 yıl boyunca krallık yaptı. I. Dain’in ilk oğludur. İki kardeşe sahiptir: Fror ve Gror. Onlar Gri Dağlar’da yaşıyorlardı. 2570’te kuzeyden gelen ejderler cücelere saldırmaya başladılar.
1.Dain ve oğlu Frar kendi salonlarının önünde büyük bir buz-ejderi tarafından öldürüldü.
Kısa bir süre sonra Durin’in Halkı Gri Dağları terk etti. Dain’in oğlu Gror arkasında bir çok kişiyle birlikte Demir Dağlar’a gitti; fakat Thror, Dain’in veliahtı, amcası Borin ile Erebor’a döndü ve Thrain’in ulu salonlarına Arkentaşı’nı geri getirdi. Bu taş sayesinde cüceler eski hazinelerine kavuştular ve çevredeki insanlarla dost oldular. Sadece etrafta dolanmadılar festivaller yapmadılar aynı zamanda ticaret te yaptılar ve cücelerin güçlü silahları ile Celduin ve Cernen ırmakları arasında yaşayan Kuzey’in İnsanları tüm düşmanlarını topraklarından sürdüler. Böylece Cüceler’de rahat yaşadılar ve Erebor’da şarkılar söylendi, festivaller verildi.
Sonunda Cüceler’in bu zenginliği Ejderhalar’ın kulaklarına kadar geldi ve çağının en büyük ejderi Altın Smaug hiç bir uyarı olmaksızının Kral Thror’un üzerine geldi ve Dağ’ı ateşler içinde bıraktı. Diyar’ın yıkılması uzun sürmedi ve Vadi kenti harabeye döndü ama Smaug ulu salonlarında kendine altından bir yatak yapmıştı bile.
Thror ve Thrain, gizli bir kapıdan kaçtılar. Diğer sağ kalanlar arasında Thrain'in çocukları Thorin, Frerin ve kızı Dis’de vardı. Thorin, ailesi ve bir grup cüce yıllarca evsiz dolaştılar. Hayatta kalmak için demircilik ve kömür madenciliği yaptılar. Kısa süreliğine Dunland'a yerleştiler.
Seneler sonra Thror, artık yaşlanmıştı,fakirdi ve umutsuzdu; fakat elinde kalan son hazineyi yedilerin sonuncusunu oğlu Thrain’e verdi ve eski dostu Nar ile uzun bir yolculuğa çıktı. Yüzük hakkında ise Thrain’e şöyle dedi:
Thror demiş ki
Bu sana yeni bir şans verebilir fakat altın üretmek için
altına ihtiyacı var.
Thrain demiş ki
Erebor’a dönmeyi düşünmüyorsun değil mi?
Thror demiş ki
Artık değil. Smaug’dan olan intikamımızı sana ve torunlarıma
bırakıyorum. Lakin ben İnsanlar’ın alaylarından ve fakirlikten sıkıldım,
şansımı denemeye gidiyorum.
Fakat nereye olduğunu söylemedi.
Belki gerçekten yaşı gereği biraz delirmiş, belki de Efendisi uyanmış olan Yüzük onu Moria’ya gitmeye zorlamıştı bilinmez. O zaman yaşadıkları Dunland üzerinden Nar’la birlikte Kuzey’e gittiler, Kızılboynuz Geçidi’ni geçip Azanulbizar’a geldiler.
Thror; Moria’ya geldiğinde kapılar ardına kadar açıktı. Nar ona dikkatli olmasını öğütledi; fakat o krallığına dönmüş bir veliaht edasında kapılardan kibirle geçti; ancak geri gelmedi.
Nar birkaç gün saklanarak bekledi. Bir gün yüksek bir ses ve boru sesi duyduve kapılardan dışarı bir vücüdün atıldığını gördü. Bunun Thror olmasından kuşkulanarak kapılara doğru yaklaştı. Ve içeriden bir ses duydu:
ALINTI
Gel sakallı! Seni görebiliyoruz; fakat bügün korkmana gerek
yok lakin sana haberci olarak ihtiyacımız var.
Ve Nar geldi, vücudun Thror’unki olduğunu anladı; fakat kafası kesilmiş ve yanına atılmıştı. Orada saygıyla eğildiğinde bir ork kahkası duydu ve ses dedi ki :
ALINTI
Eğer dilenciler kapıda beklemez içeri bir hırsız gibi
girmeye çalışırsa İşte! Onlara böyle yaparız. Eğer senin insanlarından biri
daha sakalını kapılarımızdan içeri uzatırsa aynı şey başına gelir. Git onlara
böyle de! Ve eğer ailesi burada Kral’ın kim olduğunu öğrenmek istiyorsa
kafasında yazılı.Ben YAPTIM. Onu BEN öldürdüm. Ben EFENDİYİM.
Sonra Nar kafasını çevirdi ve cüce rünleriyle Azog yazısını gördü. Bu isim o günden sonra onun ve her cücenin kalbine dağlandı. Nar kafayı almak için eğildiğinnde Azog ona bağırdı.
ALINTI
Bırak onu! Defol! Al, işte paranı sakallı-dilenci.
Küçük bir torba ona doğru fırlatıldı. İçinde birkaç madeni para vardı.
Ağlayarak , Nar Gümüşçatal üzerinden geri dönmeye başladı fakat kapılara son bir kez baktığında orkların kapılardan çıkmış olduklarını ve cesede saygısızlık yapıp onu parçaladıklarını gördü.
Nar, Thrain'e Thror'un ölümünün haberini getirdi. Thrain bu haberi duyunca yedi gün boyunca oturdu. Ardından Dumanlı Dağlar’da ki orklara savaş açtı.
Thrain, kuzeye doğuya ve batıya hikayeyi taşıyan elçiler yolladı; fakat cücelerin tüm güçlerini toplaması üç sene aldı. Durin’in Soyu tüm gücünü topladı ve diğer hanedanlıklardan da büyük ordular geldi çünkü en yüce soya yapılan bu saygısızlık onları öfke ile doldurmuştu.
Hazır olduklarında saldırdılar ve Gundabad'dan Gladden’e kadar tüm ork kalelerini yok ettiler. İki tarafta merhamet göstermedi ve hem gecede hem gündüz de ölüm vardı. Lakin Cüceler savaşın bu bölümünü güçleri, yarışılamayacak silahları ve en önemlisi bitmeyen öfkeleriyle Azog’u dağın altındaki her delikte arayarak kazandılar.