Troller
Geneli düşman emrinde olan çok güçlü, büyük yaratıklar. İnsanımsı şekilleri olmasına rağmen görünüşleri ürkünçtür. Normal bir insandan daha uzun ve yapılıdırlar. Pullu derileri ve parmaksız büyük ve düz ayakları vardır.Kanları siyahtır.
Troller genelde aptal yaratıklardır. Herhangi bir inşaa ya da bir şey yaratma kabiliyetleri yoktur. Diğerlerinden çaldıkları değerli eşyaları biriktirirler genellikle de soydukları insanları yemişlerdir. Trollerin kendilerine has bir dilleri yoktur ancak Eriador’daki taş trollerinin bazıları Ortak Lisan’ı konuşabilmektedirler. Sauron hizmetine aldığı trollere KaraLisan’ı (Black Speech) öğretmiştir.
Troller inanılmaz güçlü olup öldürülmeleri son derece zordur. Zayıf noktaları ise gün ışığında taşa dönmeleridir.(Olog-hailer hariç)
Trollerin saklandıkları yerler Mordor, Mirkwood’un güneyleri, Moria'yı da kaplayan Sisli Dağlar ve Trolbükü isimli ormanlık alanın yanındaki Eriador’daki Ettenavlakları'dır.
Troller değişik yaşam alanlarına uyum göstermişlerdir. Bunlar 3 farklı tür olan mağara trolleri ,tepe trolleri ve dağ trolleridir. Ayrıca kar trolleri de olabilmektedir. Taş trolleri ise trollerin içinde ayrı ve özel yeri olan bir türdür.Bu troller gün ışığında taşa dönmektedirler.
Troller orijinalinde taştan yaratılmışlardır. Trollerin Morgoth tarafından entlerin taklitleri olarak onlara karşı koymak için yaratıldıkları söylenmektedir. Tolkien de trollerin orjinleri hakkında kararsız kalmıştır:
''Troller hakkında tam olarak konuşamayacağım. Sanırım troller sırf taklitlerdir ve bundan ötürü de gün ışığında taş şekline bürünmektedirler; fakat trollerin, taş trolleri dışında vahşi olan diğer türleri de mevcuttur.''(J.R.R Tolkienden mektuplar:mektup# 153)
Diğer türleri de mevcuttur sözüyle aslında Tolkien’in belirttiği tür Olog-hailer’dir.Olog-hailer Üçüncü Çağ’ın sonunda Sauron tarafından yaratılan daha üstün bir türdür; ancak Sauron’un bu türü nasıl yarattığı hakkında bir kayıt yoktur .Yayınlanmamış bir notunda Tolkien, Olog-hailer’e referans olarak olarak gösterilebilecek şu bilgiyi vermiştir: ''Açıkça görülür ki Olog-hailer ilkel insanların dejenere olmuş tipleridir''.
Olog-hailer direk gün ışığına dayanabilen ve diğer trollerden de daha zeki olan bir türdür. Büyük ve güçlü olmalarıyla beraber derileri de bir taş kadar serttir. Nadir konuşsalar da Kara Lisan’ı bilmektedirler. Mordor’un dağlarında ve Sauron'un Güney Mirkwood'daki Dol Guldur kalesinde yaşamaktaydırlar. Olog-hailer’in tümü Sauron’un hizmetinde olmuş ve katiyen sözlerine uymuşlardır.
Sauron'un gücü arttıkça troller Orta Dünya için tam bir tehdit olmuşlardır. Aragorn'un dedesi Arador Ettenavlakları’nda 2930 yılında tepe trolleri tarafında öldürülmüştür.
2941'deki macerasında Bilbo Baggins; Tom, Bert ve William Huggins adında 3 trolle karşılaştı. Bu 3 troll Trolbükü’nde başı boş gezmekteydiler ve ele geçirdikleri zenginlikleri sakladıkları bir mağaraları vardı. Nereden aldıkları bilinmemekle beraber bu zenginlikler içinde Glamdring, Orcrist ve Bilbo’nun ileride Frodo’ya vereceği kılıç Sting de bulunmaktaydı.
Bu üç troll Ortak Lisan'ı zor da olsa konuşabiliyorlardı. Yakaladıkları hayvanları ve gezginleri yerlerdi. Bilbo ve 13 cüceyi yakaladıklarında memnun olmuşlar , ancak Gandalf trollere tutsaklarını gün ışığında pişirdiklerinde daha lezzetli yiyecekleri şeklinde bir yalan söylemiş ve troller buna inanarak gün ışığına çıkmışlar ve taşa dönmüşlerdir. Frodo ve arkadaşları Ayrıkvadi’ye giderken onların heykel şeklindeki suretlerini görmüşlerdir.
Yüzük kardeşliği yolculuğu sırasında birkaç sefer canlı trollerle yüzyüze geldi. Moria'da bir mağara trollü tarafından saldırıya uğradılar ve bu trollü Frodo ayağından yaraladı.
Dağ trolleri ise Pelennor savaşında Grond'u taşımışlar ve Minas Tirith'in kapısını yok etmişlerdir.
Gorgoroth'tan bir kısım tepe trolü ise Morannon savaşında (Kara Kapılar’daki savaş) düşmana hizmet ettiler. Savaşın gün ışığında olması sebebiyle, bu tepe trollerinin Olog-hai türünde olması muhtemeldir. Tepe trolleri Gondor savaşçılarının çoğunu ağır balyozlarıyla ezmişlerdir. Trollerin şefi Beregond’u yaralamış ve boynundan ısırmış ancak Pippin bu trolü kılıcıyla öldürmüş ve ''trollerin belası'' lakabını almıştır. Savaştan sonra Gimli Pippin'i trolün ağır cesedi altında canlı olarak bulmuştur.
Sauron’un defedilmesinden sonra emrindeki troller şuursuz ve hedefsiz şekilde kaçışmışlardır. Dördüncü Çağ’ın başında ise Gondor ve Rohan savaşçıları Sauron’un hizmetkarlarını avlamaya devam etmişler ve muhtemelen bu zamanda troller Orta Dünya için tehdit olmaktan çıkmışlardır.
İsimler ve etimoloji:
Trol Sindarin dilinde Torog olarak yer almıştır.
Kara Lisan’da ise Olog anlamındadır.Sonundaki hai eki ise çoğul yapan bir ektir.(Uruk-Hai’deki gibi)
Geneli düşman emrinde olan çok güçlü, büyük yaratıklar. İnsanımsı şekilleri olmasına rağmen görünüşleri ürkünçtür. Normal bir insandan daha uzun ve yapılıdırlar. Pullu derileri ve parmaksız büyük ve düz ayakları vardır.Kanları siyahtır.
Troller genelde aptal yaratıklardır. Herhangi bir inşaa ya da bir şey yaratma kabiliyetleri yoktur. Diğerlerinden çaldıkları değerli eşyaları biriktirirler genellikle de soydukları insanları yemişlerdir. Trollerin kendilerine has bir dilleri yoktur ancak Eriador’daki taş trollerinin bazıları Ortak Lisan’ı konuşabilmektedirler. Sauron hizmetine aldığı trollere KaraLisan’ı (Black Speech) öğretmiştir.
Troller inanılmaz güçlü olup öldürülmeleri son derece zordur. Zayıf noktaları ise gün ışığında taşa dönmeleridir.(Olog-hailer hariç)
Trollerin saklandıkları yerler Mordor, Mirkwood’un güneyleri, Moria'yı da kaplayan Sisli Dağlar ve Trolbükü isimli ormanlık alanın yanındaki Eriador’daki Ettenavlakları'dır.
Troller değişik yaşam alanlarına uyum göstermişlerdir. Bunlar 3 farklı tür olan mağara trolleri ,tepe trolleri ve dağ trolleridir. Ayrıca kar trolleri de olabilmektedir. Taş trolleri ise trollerin içinde ayrı ve özel yeri olan bir türdür.Bu troller gün ışığında taşa dönmektedirler.
Troller orijinalinde taştan yaratılmışlardır. Trollerin Morgoth tarafından entlerin taklitleri olarak onlara karşı koymak için yaratıldıkları söylenmektedir. Tolkien de trollerin orjinleri hakkında kararsız kalmıştır:
''Troller hakkında tam olarak konuşamayacağım. Sanırım troller sırf taklitlerdir ve bundan ötürü de gün ışığında taş şekline bürünmektedirler; fakat trollerin, taş trolleri dışında vahşi olan diğer türleri de mevcuttur.''(J.R.R Tolkienden mektuplar:mektup# 153)
Diğer türleri de mevcuttur sözüyle aslında Tolkien’in belirttiği tür Olog-hailer’dir.Olog-hailer Üçüncü Çağ’ın sonunda Sauron tarafından yaratılan daha üstün bir türdür; ancak Sauron’un bu türü nasıl yarattığı hakkında bir kayıt yoktur .Yayınlanmamış bir notunda Tolkien, Olog-hailer’e referans olarak olarak gösterilebilecek şu bilgiyi vermiştir: ''Açıkça görülür ki Olog-hailer ilkel insanların dejenere olmuş tipleridir''.
Olog-hailer direk gün ışığına dayanabilen ve diğer trollerden de daha zeki olan bir türdür. Büyük ve güçlü olmalarıyla beraber derileri de bir taş kadar serttir. Nadir konuşsalar da Kara Lisan’ı bilmektedirler. Mordor’un dağlarında ve Sauron'un Güney Mirkwood'daki Dol Guldur kalesinde yaşamaktaydırlar. Olog-hailer’in tümü Sauron’un hizmetinde olmuş ve katiyen sözlerine uymuşlardır.
Sauron'un gücü arttıkça troller Orta Dünya için tam bir tehdit olmuşlardır. Aragorn'un dedesi Arador Ettenavlakları’nda 2930 yılında tepe trolleri tarafında öldürülmüştür.
2941'deki macerasında Bilbo Baggins; Tom, Bert ve William Huggins adında 3 trolle karşılaştı. Bu 3 troll Trolbükü’nde başı boş gezmekteydiler ve ele geçirdikleri zenginlikleri sakladıkları bir mağaraları vardı. Nereden aldıkları bilinmemekle beraber bu zenginlikler içinde Glamdring, Orcrist ve Bilbo’nun ileride Frodo’ya vereceği kılıç Sting de bulunmaktaydı.
Bu üç troll Ortak Lisan'ı zor da olsa konuşabiliyorlardı. Yakaladıkları hayvanları ve gezginleri yerlerdi. Bilbo ve 13 cüceyi yakaladıklarında memnun olmuşlar , ancak Gandalf trollere tutsaklarını gün ışığında pişirdiklerinde daha lezzetli yiyecekleri şeklinde bir yalan söylemiş ve troller buna inanarak gün ışığına çıkmışlar ve taşa dönmüşlerdir. Frodo ve arkadaşları Ayrıkvadi’ye giderken onların heykel şeklindeki suretlerini görmüşlerdir.
Yüzük kardeşliği yolculuğu sırasında birkaç sefer canlı trollerle yüzyüze geldi. Moria'da bir mağara trollü tarafından saldırıya uğradılar ve bu trollü Frodo ayağından yaraladı.
Dağ trolleri ise Pelennor savaşında Grond'u taşımışlar ve Minas Tirith'in kapısını yok etmişlerdir.
Gorgoroth'tan bir kısım tepe trolü ise Morannon savaşında (Kara Kapılar’daki savaş) düşmana hizmet ettiler. Savaşın gün ışığında olması sebebiyle, bu tepe trollerinin Olog-hai türünde olması muhtemeldir. Tepe trolleri Gondor savaşçılarının çoğunu ağır balyozlarıyla ezmişlerdir. Trollerin şefi Beregond’u yaralamış ve boynundan ısırmış ancak Pippin bu trolü kılıcıyla öldürmüş ve ''trollerin belası'' lakabını almıştır. Savaştan sonra Gimli Pippin'i trolün ağır cesedi altında canlı olarak bulmuştur.
Sauron’un defedilmesinden sonra emrindeki troller şuursuz ve hedefsiz şekilde kaçışmışlardır. Dördüncü Çağ’ın başında ise Gondor ve Rohan savaşçıları Sauron’un hizmetkarlarını avlamaya devam etmişler ve muhtemelen bu zamanda troller Orta Dünya için tehdit olmaktan çıkmışlardır.
İsimler ve etimoloji:
Trol Sindarin dilinde Torog olarak yer almıştır.
Kara Lisan’da ise Olog anlamındadır.Sonundaki hai eki ise çoğul yapan bir ektir.(Uruk-Hai’deki gibi)